OĞUZ TÜRKÇESİNİN TARİHÎ GELİŞME SÜREÇLERİ VE DİVANU LÛGAT-İT-TÜRK
3 posters
Yazar
Mesaj
admin
Konu: OĞUZ TÜRKÇESİNİN TARİHÎ GELİŞME SÜREÇLERİ VE DİVANU LÛGAT-İT-TÜRK Salı Nis. 29, 2008 9:40 am
OĞUZ TÜRKÇESİNİN TARİHÎ GELİŞME SÜREÇLERİ
VE DİVANU LÛGAT-İT-TÜRK
Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ
(Divanu Lûgat’it-Türk’ün yazılışının 925Divanu Lûgat’it-Türk’ün yazılışının 925. yıl dönümü dolayısıyla)
1. Ansiklopedik bir sözlük olan Divanu Lûgat-it-Türk, kültür tarihimiz için olduğu kadar, Türk dili tarihi için de önemli bir kaynaktır. Biz, bugün Türk dilinin metinlerle ulaşılamayan bazı karanlık noktalarının aydınlatılmasında veya karşılaştırmalı dil çalışmalarında yer yer Divanu Lûgat-it-Türk'teki kayıtlara dayanmakta ve ondan büyük ölçüde yararlanmaktayız. Yaptığımız bilgi şöleni ile yazılışının 925. yılını kutladığımız Divanu Lûgat-it-Türk, üzerinde duracağımız konu bakımından da bir dönüm noktası oluşturmaktadır. Çünkü, Oğuzlar ve Oğuzca hakkındaki en eski toplu bilgileri Divan'dan öğreniyoruz. Kaşgarlı
Mahmud, eserinde yer yer yalnız Oğuzlar ve Oğuz ili hakkında değil, aynı zamanda Oğuz Türkçesi hakkında da oldukça geniş bilgiler vermiştir. Yeri düştükçe verilen bu toplu ve dağınık bilgileri, yapılan açıklamaları bir araya getirdiğimizde, Oğuzcanın XI. yüzyıldaki durumu hakkında genel bir birikime sahip olabilmekteyiz. Kaşgarlı Mahmud'un Karahanlı (Hakaniye) Türkçesi bir yana, öteki Türk lehçelerine oranla Oğuzcaya vermiş olduğu bu geniş yer, yalnız Oğuzların XI. yüzyıldaki genel durumunu belirlemekle kalmamış; dolayısıyla Oğuzcanın XI-XIII. yüzyıllar arasındaki gelişme sürecine de ışık tutarak bir anahtar vazifesi görmüştür.
Biz Divanu Lûgat-it-Türk'ün yazılışının 900. yıl dönümü dolayısıyla daha önce hazırladığımız "Kaşgarlı Mahmud ve Oğuz Türkçesi" adlı bir yazımızda Oğuz Türkçesinin Divan'daki ses ve şekil bilgisi özelliklerini ele aldığımız için, bugün, konuya yalnız yukarıda belirtilen husus, yani Oğuzcanın XI-XIII. yüzyıllar arasındaki gelişme sürecinin tespitinde Divanu Lûgat-it-Türk'ün yeri açısından eğilmek istiyoruz.
2. Bilindiği gibi Oğuzcanın bir yazı dili olarak varlığını ortaya koyması oldukça geçtir. Başlangıcı, Oğuzların Anadolu'da kurdukları Anadolu Selçuklu Devleti'nin sonlarına rastlar. Selçuklu Devleti'nin resmî dili Farsça olduğu için XIII. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış olan eserler de nitelik bakımından daha çok halka seslenen basit içerikli dinî eserlerdir. Selçukluların devamı niteliğindeki Anadolu Beylikleri döneminde ise, Oğuz Türkçesi artık çok yönlü yüzlerce telif ve tercüme eserlerle olgunluğa erişmiş bir yazı dili durumuna gelmiştir. Eski Anadolu Türkçesi veya Eski Türkiye Türkçesi diye adlandırdığımız bu dönem XIII-XV. yüzyıllar arasını kaplar.
Oğuzlar VI. yüzyıldan beri tarih sahnesinde oldukları ve Orta Asya' da kurulmuş Türk devletleri içinde önemli bir etnik kol oluşturdukları hâlde, lehçelerinin bir yazı diline dönüşmesinin bu kadar gecikmiş olması, her hâlde, onların tarih sahnesine bağımsız bir siyasî varlık olarak çıkamamış, bağımsız bir devlet kuramamış olmalarıyla ilgilidir. Ama Oğuz Türkçesine ait birtakım belirtiler ve bazı özellikler, Köktürk ve Yenisey Yazıtları'ndan beri de bilinmektedir. Bu bakımdan Oğuzcanın tarihî gelişme sürecini, onların tarih sahnesindeki etnik, siyasî ve sosyal durumlarına koşut olarak birbirinden farklı üç ayrı döneme ve dolayısıyla üç aşamaya ayırmak uygun olacaktır.
Bunlar:
1. VI-XI. yüzyıllar arasındaki dönem,
2. XI-XIII. yüzyıllar arasındaki dönem,
3. XIII. yüzyıldan sonraki dönemler.
Konumuza giriş yapabilmek için önce birinci dönem üzerinde kısaca duralım:
3. VI ve XI. yüzyıllar arasını kaplayan ve Türk dili tarihinde Eski Türkçe diye adlandırılan dönemde, Oğuzlar, sosyal ve etnik varlıklarını Köktürk (552-745),
admin
Konu: Geri: OĞUZ TÜRKÇESİNİN TARİHÎ GELİŞME SÜREÇLERİ VE DİVANU LÛGAT-İT-TÜRK Salı Nis. 29, 2008 9:41 am
Uygur (745-840) ve Karahanlı (912-1212) Türk devletlerinin coğrafyasında, siyasî bakımdan onlara bağlı ve zaman zaman da bu devletler üzerinde önemli etkiler yaparak sürdüregelmişlerdir. Gerek Orhun ve Yenisey Yazıtları'ndaki kayıtlardan gerek bu konuda yapılan araştırmalardan, Oğuzların VII. yüzyılın ilk yarısında Yenisey bölgesindeki Barlık ırmağı yörelerinde, VII. yüzyılın ikinci yarısından sonra da Tula ırmağı boylarında ve Ötüken yöresinde oturdukları bilinmektedir.
Köktürk yazıtlarında Türk ve Türk olmayan öteki etnik unsurlar yanında çeşitli vesilelerle yer yer Oğuzların da adı geçmektedir. Köktürk Kağanlığının Oğuzlarla ilişkisi ise, kimi zaman gergin ve savaşlı olmuş; kimi zamanlarda da kağanlığın sadık bir metbuu derecesine yükselmiştir.
Oğuzların, Köktürklerin yerini alan Uygurlar döneminde de Orhun ırmağı bölgesinde yaşadıkları ve Uygurlarla Köktürk döneminde olduğu gibi, kimi zaman dostluk ilişkileri içinde oldukları, kimi zaman da savaşlar yaptıkları bilinmektedir.
Oğuzlar Karahanlılar döneminde de sahnede olmuşlar ve varlıklarını
Karahanlıların batısındaki sınır bölgelerinde sürdürmüşlerdir. IX-XI. yüzyıllar arasındaki dönemde, Oğuzların Aral gölü kuzeyindeki steplerde ve Seyhun (Sirderya) ırmağının iki yakasında oturduklarını, tarihî ve coğrafî kaynakların verdiği bilgilerden öğreniyoruz. Bu Oğuzların daha X. yüzyılda Sirderya (Öküz
ırmağı) boylarında ve Aral gölü kıyılarında Yenikent merkez olmak üzere bir Yabgu Devleti kurduklarını da biliyoruz. X-XI. yüzyıllar arasında Yenikent'e ilâve olmak üzere, Haare, Cend, Sepren (Sabran, Savran), Suğnak, Karnak, Karaçuk (Fârab) şehirlerini de kurmuşlardır. Oğuzların XI. yüzyılda batıda Hazar denizi kıyısındaki Mangışlag (Siyah Kûh) adını verdikleri yarımadayı ele geçirip orada yerleştikleri de bilinmektedir. Bu bölgedeki Oğuzlar kısmen göçebe kısmen de yüksek kültürlü bir yerleşik hayata geçmiş bulunuyorlardı. Oturdukları yerlerde bir yandan Maveraünnehir'in yerli halkı ile karışmakta, bir yandan da Karahanlı,
Yağma, Çiğil, Argu ve Karluklar ile komşuluk ilişkilerini devam ettirmekte idiler. Oğuz Türklerinin lehçelerine gelince: VI-XI. yüzyıllar arasındaki dönemde Oğuzlar nasıl bağımsız bir devlet kuramamışlar ise, Oğuzcaya dayalı bir yazı diline de sahip olamamışlardır. Ancak, Eski Türk yazıtlarında olsun, Uygur ve daha sonraki döneme ait eserlerde olsun yer yer Oğuzcanın yazı dillerine ve yazılı eserlere yansımış belirtilerini ve bazı özelliklerini de bulmak mümkündür. Bilindiği gibi Türkçe, VI-XI. yüzyılların Türk devletleri olan Köktürk, Uygur ve Karahanlılar dönemlerinde, yer, zaman ve kültür alanı ayrılıklarına, kelime hazinesindeki bazı farklılaşmalara rağmen, genel yapısı itibarıyla yine de birbirinin devamı niteliğinde tek bir kol hâlinde ilerlemiştir. Bu bakımdan Oğuzcanın VI-XI. yüzyıllar arasındaki dönemi esas itibarıyla sisli bir perdeyle örtülmüş bulunmaktadır. Ne var ki, bu dönemdeki Türk devletlerinin sınırları içinde birbirinden farklı etnik unsurların yer almış ve bunlara ait dil özelliklerinin yer yer yazı diline de yansımış olması, yazıtlarda olsun meydana getirilen yazılı eserlerde olsun birtakım lehçe veya ağız ayrılıklarının doğmasına yol açmıştır. Nitekim W. Radloff, Orhun Yazıtları yanında, merkezi Turfan olan geniş bir alanda daha başka edebî bir dil olduğunu ve bu edebî dilin daha sonraki bir sıra Türk
Konu: Geri: OĞUZ TÜRKÇESİNİN TARİHÎ GELİŞME SÜREÇLERİ VE DİVANU LÛGAT-İT-TÜRK Salı Nis. 29, 2008 1:03 pm
güzel paylaşım admin bunu çok ii bilim edebiyatçımız sağolsun allah o karıdan razı olsun...
admin
Konu: Geri: OĞUZ TÜRKÇESİNİN TARİHÎ GELİŞME SÜREÇLERİ VE DİVANU LÛGAT-İT-TÜRK Salı Nis. 29, 2008 1:12 pm
karı marı ne iş kobra
bien 2 yıldız
Mesaj Sayısı : 35 Nerden : izmir <B><font color=red>Dikkat : </b> : Telefon Numarası : 00000000 Katıldığı Grup : Tuttuğu Takım : Ruh Hali : oyla : <div class="js-kit-rating" title="" permalink=""></div><script src="http://js-kit.com/ratings.js"></script> Kayıt tarihi : 25/03/08