Fransa ve
Belçika’da, 16. Bavyera Yedek Alayı karargahında
haberci olarak aktif hizmette bulunan ve düşman ateşine maruz kalan Hitler, yanındaki diğer askerlerin aksine yemeklerden ya da zor koşullardan asla şikayet etmedi. Bunun yerine sanat ya da tarih hakkında konuşmayı tercih eden Hitler, ordu gazetesi için bazı karikatürler ve eğitsel çizimler de yaptı. Görevini yaparken ki sürati ve başarısı nedeniyle ilki
aralık 1914’de
İkinci Sınıf Demir Haç (Iron Cross, Second Class) ve diğeri de
ağustos 1918’de ve er düzeyindeki bir askere
nadir olarak verilen bir onur olan
Birinci Sınıf Demir Haç (Iron Cross, First Class) olmak üzere iki
askeri nişan aldı.
Hitler alayı terketmek istememesine rağmen, gene de ‘
liderlik özelliklerinin yeteri çerçevede olamadığı’ gerekçesiyle rütbesi yükseltilmedi. Bazı kaynaklara göre ise yükseltilmemesinin asıl nedeni Alman vatandaşı olmamasıydı. Alay karargahındaki görev mevkisi çokça tehlike içermesinin yanısıra ona sanat çalışmalarını sürdürmesi için de zaman veriyordu.
Ekim 1916’da Fransa’nın kuzeyinde bacağından yaralanan Hitler,
mart 1917’de ön saflardaki görevine geri döndü. Hitler, düşman ateşiyle yaralanması nedeniyle aynı yıl
Gazi Nişanı aldı.
15 Ekim 1918’de savaşın sona ermesinden kısa bir süre önce, Hitler
zehirli gaz saldırısından dolayı geçirdiği geçici körlük nedeniyle, savaş meydanındaki askeri hastaneye götürüldü.
David Lewis ve
Bernhard Horstmann gibi bazı psikologlara göre ise bu geçici körlüğün sebebi geçirdiği bir histeri kriziydi. Hitler, hayatının amacının Almanya’yı kurtarmak olduğuna iyice ikna olmuştu.
Uzun zamandır Almanya’ya hayran olan Hitler, hala Alman vatandaşı olmamasına rağmen savaş sırasında da tutkulu bir vatansevere dönüştü. Alman ordusu hala düşman topraklarını tutmaktayken,
kasım 1918’de Almanya’nın teslim olmasıyla şoka uğradı. Birçok Alman milliyetçisi gibi o da savaş alanında değil masada yenilmelerini tasvir eden ‘
sırtından bıçaklandığına inandı. Buna neden olan politikacılar daha sonra ’
Kasım Suçluları’ olarak adlandırıldılar.
Versay Antlaşması, Almanya’yı çeşitli topraklardan yoksun bırakırken,
Rhineland’i askeri güçlerden temizledi ve zorlu ekonomik yaptırımlar yükledi. Antlaşma aynı zamanda da Almanya’yı, Büyük Savaş’ın tüm dehşetinin suçlusu ilan etti ve miktarı belirlenmemiş bir tazminat yükümlülüğü getirdi. Sonrasında, miktar (Dawes Plan), (the Young Plan) ve (the Hoover Moratorium) antlaşmalarıyla tekrar tekrar revize edildi. Antlaşma, Almanlar tarafından aşağılanma olarak görülen, tüm suçun kendilerine yüklenmesinin yanında, silahlı güçlerin neredeyse tamamının kaldırılması, hava gücü ve denizaltılar olmadan, sadece 6 savaş gemisine ve silahlı araçları olmayacak 100.000 kişilik bir orduya izin verilmesi gibi ağır hükümler içeriyordu.
Bu antlaşma, hem sosyal hem de politik şartlar açısından Hitler ve partisinin (
National Socialist Party) kendilerine güç arayışı sırasında oldukça önemli bir faktör oldu. Almanya’yı ayağa kaldırmak için, antlaşmanın Kasım Suçluları tarafından imzalanmasını kullanmaya karar verdiler ve
Paris Konferansı sırasında çok az seçim hakları olmasına rağmen, onları
günahkeçisi yaptılar.
1. Dünya Savaşı’ndan sonra Hitler orduda kaldı ve Münih’e döndü. Burada (sonraki demeçlerinin aksine) öldürülen Bavyera Başbakanı
Kurt Eisner’in cenaze yürüyüşüne katıldı.
Münih Sovyet Cumhuriyeti’nin (Munich Soviet Republic) kaldırılmasından sonra Bavyera Reichswehr Grubu Karargahında, Eğitim ve Propaganda Bölümü (Education and Propaganda Department (Dept Ib/P) of the Bavarian Reichswehr Group) tarafından organize edilen ve Yüzbaşı
Karl Mayr’ın ‘sosyal düşünce’ kurslarında yeraldı. Bu grubun anahtar amacı, savaşın patlak vermesi ve Almanya’nın yenilgisi için bir günah keçisi yaratmaktı. Günah Keçileri, uluslararası Musevi halkı, koministler ve parti çemberi dışındaki politikacılar kabul edildi. Bunlar özellikle de
Weimar Koalisyon (Weimar Coalition) partilerindekiler ve ‘
Kasım Suçluları’ olarak anılan politikacılardı.
Temmuz 1919’da askeri organizasyon (Reichswehr) içerisindeki İstihbarat Birliği’nde çalışmak üzere, polis casusları atadı. Bu casusların amacı, diğer askerleri benzer fikirlerle etkilemek ve imkanlar dahilinde bir sosyalist olması düşünülmüş
Alman İşçi Partisi (German Workers' Party (
DAP)) adındaki küçük partiye sızmayı mümkün kılmaktı. Hitler, bu denetleme sırasında politikacı
Anton Drexler’in, toplumun tüm üyelerinin ortak dayanışmasıyla ve sosyalizmin Yahudi karşıtı bir versiyonu olup, güçlü, aktif bir hükümeti onaylayan ve anti-semitik, milliyetçi, anti-kapitalist ve de Marksizm karşıtı fikirlerine hayran kaldı.
Burada ayrıca partinin ilk kurucularından ve gizli
Thule Society’nin de üyesi olan,
Dietrich Eckart’la da tanıştı. Eckart, Hitler’in akıl hocası oldu. Onunla fikir alış-verişlerinde bulundu, ona nasıl giyinmesi ve nasıl konuşması gerektiğini öğretti ve ve onu geniş bir çevreye tanıttı. Hitler ona teşekkürünü kitabının ikinci bölümündeki övgüleriyle yaptı.
Ordudan
mart 1920’de terhis olan Hitler ve eski üstleri, böylelikle parti aktivitelerinde tam zamanlı yeralmaya başladılar. 1921’in başlarında Hitler, konuşmalarıyla çok geniş kitlelerin önünde bile son derece etkili hale geldi. Hitler, şubat ayında Münih’te yaklaşık 6 bin kişilik bir kalabalığın önünde konuştu. Merkezi
Münih’de olan partinin amacı Yahudi toplumunu ortadan kaldırmaktı. Bir süre sonra Hitler’in parti içindeki gücünün arttığını gören yöneticilerin onu diktatör tavırları yüzünden eleştirmeleri nedeniyle 11 temmuz 1921’de partiden istifa etti. Fakat Hitler’in yokluğunun partininsonu olduğunu farkeden yöneticiler onu yeniden çağırdılar v ebu kez başkan olarak geri dönen Hitler, gücünü ilk önce aralarında kurucu üye Anton Drexler’in de olduğu kızgın komite üyelerini bastırdı. Bunun üzerine komite geri çekildi ve Hitler’in istekleri parti içinde oya sunuldu ve Hitler 1’e karşı
543 oy aldı.
29 Temmuz 1921’de Partinin lideri (
Führer) ilan edildi ve adını Nasyonel Sosyalist Alman İşçiler Partisi (National Socialist German Workers Party - NSDAP) olarak değiştirdi.
1924’de hükümeti devirmeye çalışan fakat bunda başarılı olamayan ve geri döndüğü sırada intiharı düşünen Hitler tutuklandı.
Birahane Olayı adı verilen bu eylem sebebiyle yargılandı ve
1 Nisan 1924’de 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu dönemde
Kavgam adlı kitabı yazan Hitler, 20 aralık 1924’de halk için tehlike oluşturmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Serbest kalmasının ardından Almanya’daki politik ortam sakinleşmiş, ekonomi iyiye gitmeye başlamıştı.
1928’de 12 milletvekili ile parlamentoya giren Partisi,
1929 Dünya Ekonomik Krizi’nin ardından
1930 seçimlerinde oyların %18’ini alarak 107 milletvekiliyle parlementoya girdi. 31 Temmuz 1932’deki genel seçimde oyların %37’sini alan Nazi Partisi ocak 1933’de
Katolik Merkez Parti ile bir koalisyon hükümeti kurması amacıyla, Cumhurbaşkanı
Paul von Hindenburg tarafından başbakan olarak atandı. Katolik Merkez Parti ile anlaşma sağlanamayınca Hitler, Milliyetçi Parti’nin desteğiyle yeni bir genel seçime gitmek istedi.
Çeşitli endüstri ve finans kuruluşlarından büyük parasal destekler alarak ve devletin olanaklarını da kullanarak büyük bir seçim kampanyası yürütmesinin yanısıra,
27 Şubat 1933’de Reichstag’ta çıkan yangının ardından Cumhurbaşkanı Hinderburg’a anayasanın kişi hak ve özgürlükleriyle ilgili maddelerini ortadan kaldıran bir kararname imzalatan Hitler, kendi partisi ve Milliyetçiler dışındaki tüm partilerin yayınlarını ve seçim çalışmalarını da durdurttu.
5 Mart 1933 günü yapılan seçimin sonunda oyların %44’ünü alan Nazi Partisi, hemen ertesi gün parlamentodan “Reichstag’ın tüm yetkilerini dört yıl süre ile kabineye devrettiğini” söyleyen bir yetki kanunu çakarttı.
23 Mart 1933’de ise "
Halkta ve Almanya’daki Sıkıntının Kaldırılmasına Dair Kanun" (Gesetz zur Behebung der Not von Volk und Reicht) adı altında bir yetki tasarısının kabul edilmesini sağlayarak yürütme ve yasama erklerini eline aldı. Diğer partileri yasaklayan Hitler, yaptığı propagandalarla ve ikna kabiliyetini sayesinde bütün Alman halkını Nazi bayrağı altında birleştirdi ve kendisini, Almanyanın büyük lideri ilan etti. Alman ekonomisini kalkındıracağını sözünü savaş hazırlığı yaparak tutan Hitler, iş sahası oluşturdu ve büyük otobanlar inşa ettirdi.
Tüm halkı Alman ırkının üstün ırk olduğuna inandıran Hitler, ülkedeki Yahudileri ve diğer azınlıkları hedef olarak gösterdi. Bunun üzerine önce ülke genelinde daha sonra da 2. Dünya Savaşı süresince işgal edilen tüm topraklarda yaklaşık 5.5 milyon Yahudi ve yarım milyon çingene öldürüldü. Hitler, Alman ırkını iyileştirmek adı altında binlerce zihinsel engelli insanı da öldürttü.
Hitler tüm Almanca konuşan insanları bir çatı altında toplamak amacıyla önce Avusturya'yı, daha sonra
Çekoslavakya ve
Polonya'yı işgal etti. Bu işgallerin sonucu olarak Batı Avrupa ülkelerini ve Rusya'yı karşısına aldı. Savaşın çok geniş bir cephede yapılıyor olmasının yanısıra; tarihçilere göre Almanya’nın,
Napolyon'un yaptığı hatayı tekrarlayarak Rusya'ya kış mevsiminde savaş açması ve sonra
A.B.D.'nin de savaşa dahil olması onlara yenilgiyi getirdi.
1944’ün sonunda
Kızıl Ordu, son Alman güçlerini de Sovyetlerden temizledi ve Avrupa’nın merkezine ilerlemeye başladı. Batı güçleri de Almanya’ya hücum etmekteydi ve Almanya, savaşı askeri açıdan kaybetmiş durumdaydı. Fakat Hitler, düşman güçlerle hiçbir antlaşmaya yanaşmadı ve kalan Alman askeri gücü, savaşmaya devam etti ve aynı zamanda katliamı da sürdürdüler.
Nisan 1945’de teğmenleri, Sovyet güçlerinin Berlin’e yaklaştıklarını kendisine bildirmesine ve Bavyera’ya ya da Avusturya’ya uçmasını önermelerine rağmen, Berlin’de kaldı. Buarada
SS lideri
Heinrich Himmler, kendi başına Almanya’nın anlaşmaya hazır olduğunu bildirdi ve
Hermann Göring ise Bavyera’dan Hitler’e, o Berlin’de sıkışıp kaldığına göre bundan böyle kendisinin Almanya’nın liderliğini sürdürebileceğine dair bir telgraf yolladı. Hitler ise her ikisini de partiden attırdı ve onları vatan haini ilan etti.
30 Nisan 1945’de Sovyet güçleri iyice içerilere girip artık sokak sokak Hükümet Başkanlığı’na yaklaştığında, Hitler bulunduğu başmerkezde (Führerbunker) kendi kafasına bir kurşun sıkarak intihar etti. Aynı zamanda bir miktar siyanür içtiği anlaşılıyordu. Hitler’in ve 1 gün önce evlendiği Eva Broun’un cesetleri yardımcıları tarafından bir bomba kraterine konularak benzinle yakıldı ve Hitler’in isteğiyle köpeği Blondi de zehirlenerek öldürüldü. Ardından da Führerbunker bahçesine gömüldüler.
Rus güçleri içeri girip cesetleri bulduğunda ise diş kayıtlarıyla yapılan otopside teşhis edilen Hitler’in ve
Eva Braun’un cesetleri, bir çeşit türbe haline gelmelerini önlemek için bir süre dolaştırıldıktan sonra, gizli Sovyet departmanı
SMERSH tarafından
Magdebug’daki yeni başmerkezlerinde gömüldü.
1970’de tesisin Doğu Almanya’ya devri sırasında ise kalanlar mezardan çıkarılarak tamamen yakıldı ve külleri
Elbe Nehri’ne döküldü.
Hitler’in ölümün ardından yıkıma devam etmeleri için emirler bırakmış ve vasiyetnamesinde diğer Nazi liderlerini görmezden gelerek Grand Admiral
Karl Dönitz’i Almanya Başkanı, Goebbels’i de Başbakan olarak göstermişti. Buna rağmen Goebbels ve eşi Magda 1 Mayıs 1945’de intihar etti.
Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmasıyla ve 12 yıl süren Hitler iktidarının ardından Hitler, Nazi Partisi ve Nazizmin sonuçları tüm dünyada kötü kabul edildi.