Mustafa Kemal Atatürk (
1881,
Selanik -
10 Kasım 1938,
İstanbul),
Türk asker ve
devlet adamı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk
cumhurbaşkanı (
1923-
1938).
I. Dünya Savaşı sonrası
Anadolu'da başlayan ulusal bağımsızlık mücadelesi olan
Kurtuluş Savaşı'nın askerî ve siyasi önderi.
Cumhuriyet Halk Fırkası'nın kurucusu ve ilk genel başkanı.
Atatürk kronolojisi için bkz.
önemli olaylarla AtatürkÇocukluk ve gençlik yılları (1881 - 1905) Kız kardeşi, Annesi, Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk,
1881 tarihinde
Selânik, Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi'nde bugün müze olan evde doğdu.
1839 doğumlu olan babası
Ali Rıza Efendi aslen
Manastır'a bağlı
Debre-i Bâlâ (Yukarı Debre)'dandır. Milis subaylığı, evkaf kâtipliği ve kereste ticareti yapan
Ali Rıza Efendi,
1871 yılında
Zübeyde Hanım'la evlendi. Bu çiftin Fatma (1871/72-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu. Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken, o senelerde salgın olan kuşpalazı (
difteri) hastalığından çocuk yaşlarında öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in
Harp Okulu'nu bitirdiği sene, oniki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti.
Makbule Hanım
1956 yılına kadar yaşadı.
Eğitim HayatıÖğrenim çağına gelen Mustafa, annesinin isteğiyle Hafız Mehmet Efendi'nin
mahalle mektebinde öğrenime başladı, daha sonra babasının isteğiyle Mektebi Şemsi İbtidai (
Şemsi Efendi Mektebi)'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (
1888). Bir süre
Rapla Çiftliği'nde Hüseyin dayısının yanında kaldıktan sonra
Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Bu arada
Zübeyde Hanım,
Selânik'te gümrük memuru olan
Ragıp Bey ile evlendi. Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, Ragıp Bey'in evidir. Ali Rıza Bey yaşarken, Ahmed Sübaşı Mahallesi'ndeki Sanayi Mektebi karşısındaki evde oturmuşlardı.
Mustafa,
Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu ve
1893 yılında
Selânik Askerî Rüştiyesi'ne girdi. Bu okulda Matematik Öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü
Mustafa Sabri Bey "Kemal" adını ilave etti. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı
Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısına etkiledi. Mustafa Kemal
Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli bir subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak
Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu.
1896-
1899 yıllarında okuduğu
Manastır Askerî İdadisi'nde Tarih öğretmeni
Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal Efendi'nin tarih'e olan merakını güçlendirdi.
[1] 1899'da İstanbul'da
Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)'na girerek
1902'de Mülazım (
Teğmen) rütbesiyle piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.
olarak mezun oldu. Akabinde
Erkan-ı Harbiye Mektebi (Harp Akademisi)'ne devam etti ve
11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdi.
[2]Atatürk'ün doğum tarihi Atatürk'ün kesin doğum tarihi bilinmemektedir.
Gregoryen takvimi 26 Aralık 1925'ten sonra Türkiye'de kullanılmaya başlanmıştır, doğum tarihi konusundaki karışıklık ise Osmanlı döneminde kullanılan iki takvimden doğmuştur. Bu dönemde kullanılan
Hicri takvim ve
Rumi takvimin ortak noktaları, Atatürk'ün kaydedilen doğum yılı olan 1296'nın yanında hicri veya rumi olduğunun belirtilmemesi, gregoryen takvimde ay ve yıla bağlı olarak 1880 veya 1881 yılından hangisine denk geldiğinin kesin olarak bulunmasını zor hale getirmiştir.
[3] Faik Reşit Ünat araştırmaları sırasında
Zübeyde Hanım'ın
Selanik'teki komşularını ziyaret etmiş ve bu konuda sorular sormuştur. Aldığı cevaplar çelişmektedir, bazı komşular Atatürk'ün bir ilkbahar gününde doğduğunu söylerken bazı komşular ise kış günü (ocak veya şubat) olduğunu iddia etmişlerdir. Atatürk'ün kendisi, annesinin ona bir bahar gününde doğduğunu söylediğini, kız kardeşi
Makbule Atadan ise annesinin ona Mustafa Kemal'in fırtınalı bir gecede doğduğunu söylediğini ifade etmişlerdir.
Enver Behnan Şapolyo Atatürk'ün
23 Aralık 1880'de doğduğunu öne sürmüş,
Şevket Süreyya Aydemir ise bu tarihin
4 Ocak 1881 olduğunu iddia etmiştir.
Şişli Atatürk Müzesi'nde gösterimde bulunan Atatürk'ün son nüfus cüzdanının üzerinde doğum tarihi kısmında 1881 görülebilir haldedir.
[3]Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen
19 Mayıs tarihinin Atatürk'ün doğum günü olarak kabulü tarihçi
Reşit Saffet Atabinen'in bir jestinin sonucudur. Atabinen'in ulusun doğuşu üzerine yaptığı bir jest 19 Mayıs'ın önemini iyi şekilde yansıttığı için Atatürk'ün takdirini kazanmıştır. İzleyen günlerde bir öğretmenin, planladıkları “Gazi” günü için Atatürk'ün doğum gününü sorması üzerine Atatürk tam tarihi bilmediğini söylemiş ve Gazi Günü için 19 Mayıs'ı önermiştir.
Tevfik Rüştü Aras, Atatürk ile yaptıkları günler süren bir araştırmadan sonra doğum tarihi aralığını
10 Mayıs ve
20 Mayıs arasına daralttıklarını söyler. Atatürk bu araştırmadan sonra “neden 19 Mayıs olmasın” demiştir. Bu tarih resmi olarak halka ve diplomatik kanallarca diğer ülkelere bildirilmiştir. Ancak bu tarih ilginç bir durum yaratmıştır, 1881 yılının 19 Mayıs günü,
Rumi takvimde 1297 yılına denk gelmektedir, ancak kaydedilmiş doğum tarihi Rumi 1296 yılıdır. Rumi 1296 yılı
13 Mart 1880 ile
12 Mart 1881 arasında sürmüştür, bu sebeple alternatif olarak Atatürk'ün doğum tarihi
19 Mayıs 1880 olabilir. Bu sebeplerle ne tarih ne de yıl genel kabul görmemiştir. Mustafa Kemal Derneği eski başkanı
Muhtar Kumral 13 Mart 1958'deki bir basın konferansında Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kız kardeşi
Makbule Atadan'ın sözlerine dayanarak
13 Mart 1881 olarak belirlediklerini söylemiştir. Ancak Gregoryen 13 Mart 1881, Rumi
1 Mart 1297'ye denktir, Atatürk'ün doğum yılı ise 1296 olarak kayda geçmiştir, bu sebeple geçerlilik iddiası zan altındadır.
[3]Atatürk'ün Rumi 1296'da doğduğuna ilişkin kayıt bulunsa da, Atatürk'ün doğum gününü net olarak söyleyebilmek için gerekli miktarda kayıt bulunmamaktadır. Atatürk'ün doğum günü Gregoryen 1880 veya 1881'e denk geliyor olabilir. Atatürk'ün doğum günü, kendi onayıyla resmi olarak 19 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bu gün
Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olması sebebiyle önem verdiği bir gündür.
[3] Köşe yazarı
Yılmaz Özdil, kesin bilgi bulunmamasını eleştirmiştir.
[4]